Türkiye uyguladığı düşük kur politikası ile tarihinin en ciddi ihracat artışını yakaladı. İhracatın işletmelerin ayakta kalması ve istihdamın en azından
önemli bir bölümünün korunması, hatta daha yukarılara çıkması demektir. Ancak iktisad politikaları endeksine herkes istediği yönden bakınca elbette değişik görüyor. Dolayısı ile hem eleştiri, hem de ciddi anlamda övgü dolu değerlendirmeler ile karşılaşıyoruz.
Türk insanının sağlıklı bilgi edinmek yerine bir çok konuda olduğu gibi gergin bir bakışın uçlardaki değerlendirmeleri ile konunun tam kavrayabilmesine hiç bir zaman fırsat tanınmıyor. Ekranlardaki bazı sözde analistlerin de sert eleştiri veya yersiz övgü için gerçekleri manupule ettiklerini açıkça görünce, kendilerini hiç bir zaman dikkate almıyorum.
Otomobil endüstrisi ile öteden beri ilgilenirim. Bu alan sadece bir kaç deneme sürüşü ile, bir otomobil almak için para ödeyerek yaptığınız bir ticaretin çok ötesine uzanan bir devasa eko-kültürel pazardır. Binlerce çalışan işçi, yüzbinlerce ailedeki mutluluk veya hemen her an kullandığımız trafikteki milyonlarca otomobilin arkasındaki gizemli bir dünya var bu otomobil dünyası içerisinde. Bu alanda yarışa çok çeşitli nedenler ile çok geç girmiş olsakta, artık koşmaya başladığımızı görmek ayrı bir mutluluk vermektedir. Sektöre olan ilgim yükselirken otomobil dünyasın daki haberleri paylaşır, sektörel dergileri okur, konuya ilişkin tartışmaları da yakından izlerim. Türkiye’nin kültürü, jeopolitik durusu ve yetişmiş insan gücünü düşündükçe insan motive oluyor. Sektörün sağlıklı yükselişi Türkiye’yi düze çıkaracak en önemli dinamizmdir.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye otomotiv endüstrisi ile ilgili bazı bilgilere ulaştım. Yılın ilk 3 ayındaki ihracatımızın yüzde 70'ini Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapmışız. Sektörün AB'ye dış satımında 1 milyar 273 milyon 316 bin dolarla Almanya ilk sırada yer aldı. Devam eden bilgilere göre Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği bu yılın ocak-mart döneminde 190'dan fazla ülke, özerk ve serbest bölgeye Türkiye otomobilde kullanılan ürünleri satmış. Otomotiv endüstrisinin ihracatı ilk çeyrekte 2022'nin aynı dönemine kıyasla yüzde 15,8 artarak 7 milyar 445 milyon 40 bin dolardan 8 milyar 619 milyon 158 bin dolara çıktı. Artışın devam etmesi Türkiye için çok önemli.
Türkiye'nin 61 milyar 587 milyon 868 bin dolar olan toplam ihracatında ise otomobil sektörünün payı yüzde 14’den fazla.
Otomotiv ihracatının yüzde 70'e yakını AB ülkelerine
Eskiden en basit otomobil yedek par‚asını bize sata ülkelere ‚imdi biz çok daha teknik ürünleri ihraç eder hale geldik. Ocak-mart döneminde Toplam ihracatı mızın yüzde 70’ini AB ülkelerine yapmışız. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,5 artışla 4 milyar 804 milyon 808 bin dolardan 6 milyar 28 milyon 688 bin dolara çıktığını görüyoruz. Yani AB ülkeleri otomobil sektörü olarak baktığımızda Türkiye için önemli bir pazar konumuna gelmiş. Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasıyla dahil olduğu "diğer Avrupa ülkeleri" grubundaki dış satım ise yüzde 4,4'lük artışla 1 milyar dolar seviyesini asmış durumda.
Almanya en büyük pazar
Türkiye’nin otomotiv sektörü alanında en çok ihracat yaptığı ülkenin Almanya olması da çok dikkat çekici. Otomotiv endüstrisinin ana pazarı Almanya, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 15,9 artışla en çok otomotiv ihracatı yapılan ülke oldu. Türkiye'den Almanya'ya geçen yıl ilk 3 ayda 1 milyar 98 milyon 992 bin dolar olarak kayıtlara geçen otomotiv ihracatının tutarı, bu senenin aynı döneminde 1 milyar 273 milyon 316 bin dolara yükseldi.
Almanya'nın ardından en çok ihracat yapılan AB ülkesi olan Fransa'ya 3 ayda 607 mil yon 505 bin dolar, İtalya'ya 766 milyon 551 bin, İspanya'ya 603 milyon 74 bin, Polonya'ya 406 milyon 840 bin dolarlık ihracat yapıldı.
Yeni dönemde daha belirgin esecek TOGG rüzgarını da hessaplarsak, otomotiv sektörü Türkiye ekonomisini uçuracak. Bu ise hepimizin sevinci olacak.