Köşe Yazıları

Türkiye’nin önemini farkedemeyen Avrupa’da stratejik vizyon eksikliği var

Türkiye’nin önemini farkedemeyen Avrupa’da stratejik vizyon eksikliği var

Lüks tüketimde dünyanın önde gelen ülkelerinden oluşan Avrupa, yakın gelecekte gıda güvenliği, enerji ve göç gibi ciddi meselelere bağlı sorunlar ile karşılaşacak.

Eski emperyalist alışkanlıklarından vazgeçemeyen Avrupa'nın bu konularda Türkiye ile iş birliğine ihtiyacı olduğunu kurumsal anlamda farkedememesi topluluğun vizyon eksikliğidir.

 

2000'li yılların başından itibaren ABD ve Çin’den teknolojik anlamda geri kaldığını farkeden Avrupa, eski sömürge gelirlerini de kaybedince yeni arayışlara girdi. 2007 ve 2008 yıllarındaki  finans krizlerinden ciddi yaralar ile çıkarken, 2010 sonrası dönemde ortaya çıkan göç krizleri de çözüm bekleyen devasa sorunlar olarak ortaya çıktı. Dar vizyonlu AB siyasetçileri de sorunları çözmeden üye sayısını artırmaya devam edince, halı altına süpürülen ihtiyaçlar zamanla halıyı da kabartmaya başladı. Avrupa kendi sorunlarını çözemediği gibi sanayi üretimi ve ihracındaki zorluklara karşı da savaşmaya başladı.

 

Ulaştığı gelişmişlik düzeyini sanayi üretimine borçlu olan Avrupa, açılan mesafeyi kapatabilmek için “Yeşil Mutabakat ve Dijital Gündem” de çok geri kaldığını farkettiğinde rakipler arayı açmıştı. Üyelik başvurularusu olan Türkiye’nin potansiyellerinin farkedilememiş olması topluluğun vizyonsuzluğu olarak ortaya çıkıyor. Söylemde yaldızlı stratejileri ekrana yansıtan Avrupa’nın eylemde ne yapacağını bilememesinin arkasındaki gerçek ise küçük üyelerin büyük kaprislerinin önündeki engeller olarak ortaya çıkıyor. Üye sayısı çoğalan Avrupa’nın sorunların  artması doğaldır diye düşünülse de, çoğu zaman toplanıp - konuşup - dağılma görüntüsü verildi.

 

En basitinden Türkiye ile ilişkilerinde enerji, gıda güvenliği ve tedarik zincirlerinin devamlılı ğı için iz bırakacak politika izle-yemeyen bir Avrupa’yı hayretle izliyoruz. Küçük ülkelerin büyük sorunlar çıkarmasını engelleyemeyen bir Avrupa Ailesi içerisinde yaşıyoruz. Tek üyenin veto ile bloke edebildiği AB müktesebatında oy çokuluğuna geçileceği dillendirilse de, söz konusu Türkiye olunca din ve kültür eksenli bakışlardan kendini kurtarması sanıyorum daha uzun yıllar alacak. Türkiye üzerinden elde edeceği kazanımları farkedemeyen bir AB, Okyanus ötesi politikalara teslim olmuş durumda. Türkiye’nin özellikle enerji alanlarındaki potansiyelini farkedemeyen bir Avrupa Birliği’nin sürekli problemler ile yaşayaca ğı muhakkaktır. Bölgesinde ciddi enerji tedarik potansiyeli olan Türkiye‘yi Avrupa’nın tamamı olmasa bile Almanya’nın anlamaması da anlaşılamayan garip bir durum olarak ortaya çıkıyor.

 

Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir vizyon geliştiremeyen AB, sürekli kolaycılığa kaçarak Erdoğan karşıtlığı üzerinden cevap vermektedir. Empati yapa rak Türkiye’nin stratejik-coğrafi sorunları karşısında orta ya koyduğu refleks ve hareketliliği hiç bir zaman farketmek istemediler. Son yılarda Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türkiye karşıtı asılsız-abartılı politikaların dan fazlası ile etkilenen  Avrupa Birliği, Türkiye’yi aday ülke yerine AB karşıtı rakip bir ülke olarak görmeye başlamıştır.  Dış politikada Yunanistan’a teslim olan bir Avrupa, en büyük hatasını yapıyor. Türkiye’ye yaklaşan bir AB, acil enerji tedariği konusunda ciddi bir rahatlama yaşayacaktır.

 

Sanayi üretimi ile dünya ticaretinde etkili olan Avrupa, Yeşil Mutabakat ve Dijital Sektör deki geri kalmıslığını kapatabilmek için  yeni ortaklar bulmak zorundadır. Türkiye ile yapacağı işbirliği ise kendisine yeni vizyon ve alanlar açacaktır. Türkiye ile yakınlaşma herşeyden önce yeni bir yakınlaş ma ve dinamizmi yakalamasına imkan sağlayacaktır. Medeniyet Projesi olduğunu son yıllara kadar sıkça  tekrarlayan AB, İslam Dünyası’nın lider ülkesi Türkiye ile işbirliğini artırarak  uluslararası siyasette varlığını hissettirecektir.

 

Türkiye-AB ilişkilerinde siyasi tıkanıklıklar giderilmelidir. 15 Kasım'da düzenlenecek Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilikçilik Konulu Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantı”sı gibi bakan seviyesindeki buluşmalar her iki taraf için önemlidir. Bunca zorluklara rağmen Türkiye batıya yüz çevirmemeli, ancak Türkiye’nin önemini farkedemeyen Avrupa ise, stratejik vizyon eksikliği olduğunun artık farkına varmalıdır.

Diğer Haberler