Köşe Yazıları

Esas olan ülkemizde kardeşliğe sahip çıkmaktır

Esas olan ülkemizde kardeşliğe sahip çıkmaktır

Geçen hafta sessiz sedasız Almanya’yı ziyaret eden bir Türk heyeti vardı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank başkanlığındaki Türk delegasyon Türkiye ürünlerinin ihracatını

hedefleyen “Trendyol” adlı şirketinin açılışını yaptılar. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Selçuk Öztürk, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran’ın Trendyol Berlin ofisini açarak yeni bir vizyona start verdiler. Almanya’nın yoğun Ukrayna gündemi ile fazla dışarıya yansımasa da, Türkiye’nin katma değeri yüksek teknolojik ürünlerinin ihracatını hedefleyen temsilcilik Türkiye’ye katma değer sağlayan ürünlerin Avrupalı müşteriler ile buluşturan köprü olacak.

 

Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank temsilciliğin kısa zamanda önemli bir tanıtım ve kontak noktası olacağına inanıyorlar. Trendyol’un Türk teknoloji şirketlerinin potansiyelini dünyaya gösterdiğini belirten bakan Varank, "İşte marka olmak budur, katma değer yaratmak budur. Yalnızca kendi başarıları için değil, Türkiye'deki girişimcilik ekosisteminin, bilhassa Türk teknoloji şirketlerinin potansiyelini gösterdiği için onları tebrik edi-yorum" dedi.

 

Almanya’daki temasları kapsamında Varank, Berlin Büyük-elçimiz Ahmet Başar Şen, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Selçuk Öztürk, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Alman Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Markus C. Slevogt ve Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin ile Trendyol’un ilk yurt dışı ofisinin resmi açılışının Berlin’de yapılmasının önemi de var. Yeni temsilciliğin şimdiden Almanların da dikkatini çekmiş olacak ki, açılış resepsiyonunda Berlin Eyaleti İçişleri, Dijitalleşme ve Spor Senatörü İris Sprange de yer aldı.

 

Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile arasındaki farkı kapatabilmesinin tek yolu daha çok ihraç ederek dünya markalarına sahip olmak olduğunu belirtenleri uzun yıllardan beri tanıyorum. Ancak artık Türkiye yönetiminin ihracata önem veren, ihracatçıyı destekleyen ve işadamlarının sorunlarını hızlıca çözüme kavuşturdu ğunu görmekten mutluyum. Bir ülkenin ihracatçısı binbir emek ve riskler ile ürettiği ürünleri rekabet pazarlarına ulaştırırken bir de kendi ülkesinin basit yasa ve yönetmeliklerini aşmak için zaman kaybetmemeli. Devlet çok ihtiyacı olan dövizi, dışarıya ürün satarak ülkeye getiren sanayi ve ticaret erbabı ile birlikte olup onların arkasında olduğuna inandırmalı.

 

Türkiye’nin batı pazarlarına ulaşmak için Almanya’yı üs seçmesi çok önemlidir. Bunu hem Almanya, hem de Türkiye tarafları iyi anlamalıdır. Türkiye’ye giren ithal malların önemli bir bölümü Made in Germany tescilli ve Alman ürünleridir. Şu an ülkemiz aleyhine bir durum sergileyen ihrak-ithalat rakamlarının daha hakaniyetli bir sürece evrileceğine inanıyorum. Türkiye artık en çok ürün ithal ettiği Al-manya’ya ihraç ürünleri göndermeye başladı. Hani derler ya atalar, yiğit düştüğü yerden kalkar. Aynen o şekilde biz de bize en çok ürün satan ülkenin pazarlarındaki ihtiyaç ve fırsatları tespit ederek alabileceklerimizi alıyor, satabileceklerimizi de satıyoruz. Almanya bundan sonra daha çok Türk ürünü ile tanışıp, Made in Türkiye markası ile sıkça karşılaşacaktır.  Çünkü bizim ülkemiz artık krom madenini koca taşlar, Çukurova pamuğunu kütle halindeki balyalar ve  binbir emek ile yaptığımız üretimleri ham ürün olarak satmıyoruz. Kendi çırak, kalfa ve ustalarımızı daha iyi yetiştirerek ürünlere katma değer veriyor ve ondan sonra pazara sürüyoruz.

 

Artık yürümeyip koşan bir Türkiye ve dünyanın her yerine ulaşan genç ihracatçı ordusu var. Pazarları fetheden ve gelecekten ümitli olan insanların el emeği Türk ihraç ürünleri ile AB kapılarına dayanan bilinçli ihracatçılarımız var. Yabancı yatırımcının güvendiği, laşacaktır. Kendi insanının bitmez tükenmez enerjisi ile her Pazarın her çeşidini zorlayan insanımız özellikle teknolojik ürünlerde hızla ilerliyor ve bu alanda kendini gösteriyor. Özellikle silah ve otomobil sanayisindeki çalışmalar ilerledikçe yakın gelecekte AR-GE, tasarım, üretim ve lojistik merkezleri daha çok insanı istihdam etmeye başlayacaktır. Savunma sanayi, sağlık ve turizmdeki başarılarımız hemen her gün Avrupa medyasında yer alıyor. "Teknoparklarımız, AR-GE ve tasarım merkezlerimiz, TÜBİTAK, KOSGEB ve kalkınma ajanslarımız el ele vererek güneşe doğru koşuyoruz.

 

Trendyol Almanya temsilciliği açılırken gelecek ile ilgili beyin jimnastiği yaptım. %1 büyüme yakalayan ülkeler başarılıyım diye bağırıyor. Biz %7’yi aşmışız ve hedefimiz %10 diyoruz. Kurban olduğum Allah yürü kulum diyor ve el ele ilerliyoruz. Zaman bizim lehimize çalışıyor. Bize düşen ise kardeşliğimize sahip çıkmaktır.

Diğer Haberler