Son yıllarda Türkiye'den ayrılmak isteyen ve sayıları giderek artan bir beyin göçü var. Hemen her meslekten binlerce genç, özellikle Avrupa ülkeleri
başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına gitmek için aracı kurumlar aracılığıyla ciddi bedeller ödeyerek bu ülkelerden vize almaya çalışıyorlar.
Örtülü ve açık ambargolar ile itibarsızlaştırma çalışmalarına rağmen OECD ve G8 ülkeleri arasında önemli bir büyüme hızını yakalayan Türkiye, zorlu süreçleri kendi nitelikli beyinleri ile geride bırakmıştır. Genç beyinlerin Türkiye’den ayrılmak istemeleri geleceğimiz adına tehlikelidir. Her birinin oldukça stratejik mesleklerde milyonlarca liraya mal olan eğitimleri ile kişisel ve aile hayallerinin de yıkıldığını anlamak gerekir. Sağlık çalışanlarından bilim insanına, mühendislerden eğitimcilere kadar on binlerce genç beyinin yurtdışına gitmesini engellemek için Türkiye çözüm aramalıdır.
Türkiye'nin gözbebeği olan savunma sanayiindeki gelişmeler iç siyasette gümbürtüye gitmemeli. Kısaca ifade etmek gerekirse, Batı ülkeleri ve uluslararası stratejik kuruluşlar, savunma sanayiinde çalışanların peşine düşmüş durumdadır. Sadece mühendisler olarak değil, doktorlar ve bilim insanları olarak da bu kişilerin bilgi birikimlerine Avrupa göz dikmiş durumda.
İHA'ları, SİHA'ları, savaş gemilerini, denizaltıları, Fırtına Obüslerini üreten, F-4, F-16, A400 M uçakları ve radarların modernizasyonu ile ATAK Helikopteri dahil TSK ve Emni-yetin tüm helikopterlerinin yenileştirme, bakım, onarım ve uçuş testlerini çok düşük maliyetlerle gerçekleştiren askeri personel de yurtdışına gitmektedir. Bu insanlar kazandıkları parayla geçinmek te zorlandıklarını düşünmektedirler, ancak üst düzey yetkililer bu durumu görmezden gelmektedirler. Tekrar vurgulamak gerekirse, "En önem li insanlar geçim sıkıntısı içinde ülkelerinden ayrılıyorlar."
Bu kişileri Türkiye'den koparmak ve onları Avrupa ve ABD'deki savunma sanayii şirketlerine transfer etmek için çalışan aracı kurumlar var. Özendirici teklifleri dışında, maaş ve sosyal haklar konusunda ciddi ikna gücüne sahip profesyonel gruplara karşı, yönetmeliklerle düzeltme ve iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.
Savunma sanayiinin mavi yakalıları stratejik önemde bilgi birikim ve deneyime sahiptir. Türkiye, bu alanda en fazla nitelikli insan gücüne sahip ülkelerden biridir. Sektörde 80 bin kişi istihdam edilmektedir. 27 askeri fabrika ve 4 tersanede çalışan işçi sayısı 20 bini bulmaktadır.
Bu kişiler Türkiye'yi savaş gemisi üreten 10 ülkeden biri haline getirmiştir. İHA-SİHA teknolojilerinde ilk 5 ülke olmamızı bu insanlar sağlamıştır. Yurtdışından temin edilebilecek sayısız parçayı askeri fabrikalarda üreterek ülkemize milyarlarca dolar kazanç sağlamışlardır. Kamuda ki gelirleri 25-30 bin liradır.
Yurtdışından gelen teklifleri değerlendirenlerin sayısı hızla artmaktadır. Harp-İş Başkanı Alaattin Soydan, "Askeri fabrikalarımızdaki imkanları ve yetenek leri kaybetmek istemiyorsak acil önlem almalıyız. Düşük ücretler nedeniyle yetişmiş personel özel sektöre ve yurtdışına gitmekte dir. Savunma sanayiindeki usta-çırak ilişkisi bozulursa ilerde telafi edilmesi imkansız sonuçlar doğurabilir" uyarısında bulunuyor.
Yurtdışında yeni fırsatlar arayan genç Türkleri küçümse memeli. Türkiye bu insanlar saye sinde, ivmesini yakalamıştır. Bilim dünyasına uzak olanlar, bu gerçeği anlayamazlar. Bu insanların maddi sıkıntılarının karşısı na vatan sevgisini göstererek fikirler geliştirenlerin bu insanla rın bilgi ve becerilerine yaklaşamayacaklarını belirtmek önemlidir. Türk beyinleri, artık Nobel ödülleri kazanmaktadırlar. Bu beyinler dağılırsa, belki 2-3 nesil sonra -belki- tekrar toplanabilir ler. Kendi bilim insanlarına sahip çıkmayan toplumların geleceği belirsizdir.
Sonuç olarak, Türkiye nitelikli insan kaynağını kaybetmemeli ve daha da büyütmek için önlemler almalıdır. Bu önlemler, maddi teşvik, eğitim ve iş fırsatları ile olabilir. Türkiye'nin sahip olduğu stratejik yetenekleri ve insan kaynağını koruma konusundaki kararlılığı, ülkenin savunma sanayii ve bilimsel gelişimi için hayati önem taşımaktadır.