Donald Trump'ın ABD başkanlığı döneminde, transatlantik ilişkilerde önemli değişiklikler yaşanmış ve bu durum Almanya ile Türkiye'ye yönelik
politikalarda farklı dinamikleri beraberinde getirmiştir. Trump'ın "Önce Amerika" (America First) anlayışı, geleneksel müttefiklik yapısını zorlarken, hem Almanya hem de Türkiye ile ilişkilerde yeni bir çerçeve oluşturmuştur.
Bu yazıda, Trump döneminde ABD’nin Almanya ve Türkiye'ye yönelik politikaları incelenerek, bu yaklaşımın öne çıkan unsurları ele alınacaktır. ABD’nin İngiltere’den sonra en önemli müttefikleri olan Almanya ve Türkiye’ye yansıyacak yeni politikalardaki olumsuzlukların ittifakı ciddi anlamda etkileyeceği bilinse de, bu belirsizliklerin hiçbiri Trump idaresinin getirdiği karmaşıklık kadar büyük değildir.
Pentagon ve yeni nesil zengin bakanların politik dirençleri de Trump döneminde herşeyin yeniden anlamlam kazanacağı bir dönemi işaret etmektedir.
Almanya'ya Yönelik Politika: Müttefik mi, Rakip mi?
Trump döneminde ABD'nin Almanya'ya yönelik politikası, geleneksel transatlantik ittifakı nın ötesine geçerek çoğu zaman rekabet ve eleştiri odaklı olmuştur.
1. NATO Harcamaları ve Savunma Politikaları:
Trump, Almanya'yı NATO savunma harcamalarını yeterince artırmamakla sıkça eleştir di. ABD'nin NATO' daki mali yükünün çok fazla olduğu nu savunan Trump, Almanya'nın bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini öne sürmüştür. Almanya, bu eleştirilere karşı NATO içinde bir denge politikaları izlemeye çalışmış olsa da, transatlantik bağlar Trump döneminde önemli ölçüede zarar görmüştür.
2. Ticaret ve Ekonomik Gerilimler:
ABD ile Almanya arasındaki ticaret dengesizliği, Trump yönetiminin önemli eleştiri noktalarından biri olmuştur. Trump, Almanya' nın ABD'ye olan ticaret fazlasını eleştirerek Alman otomobil sektörünü hedef almıştır. Bu eleştiriler, ABD'nin Avrupa’ya yönelik ek gümrük vergileri getirme tehditleriyle daha da artmıştır.
3. Kuzey Akım 2 ve Enerji Politikaları:
Trump, Almanya'nın Rusya ile enerji bağımlılığını artıran Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesine karşı şidetli bir muhalefet sergilemiştir. Bu proje, Almanya'nın ABD ile Rusya arasındaki dengeyi zorlayan politikalarının bir yansıması olarak değerlendirilmiş ve transatlantik ilişkilerde ciddi bir gerilim yaratmıştır.
Türkiye'ye Yönelik Politika: Dalgalı ve Belirsiz Bir Seyir
Trump döneminde ABD'nin Türkiye ile ilişkileri, tarihsel olarak önemli olan NATO müttefikliği çerçevesinden çıkarak daha dalgalı ve kriz odaklı bir yöne evrilmiştir. Bu dönemde, çok sayıda gerilim ve bazı alanlarda özellikle liderler düzeyinde pragmatik işbirliğini bir arada görmek mümkün olmuştur.
1. S-400 Krizi ve Yaptırımlar:
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması, Trump yönetiminin Kongre tarafından baskı altına alınmasına neden olmuş ve Türkiye'ye yaptırımların uygulanmasının yolunu açmıştır. Bu durum, Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ortaklı ğın geleceğine dair ciddi soru işaretleri yaratmıştır.
2. Suriye Politikaları ve YPG Gerginliği:
ABD'nin Suriye'de YPG'ye verdiği destek, Türkiye'nin sert tepkisiyle karşılaşmıştır. Trump yönetimi, bazı noktalarda Türkiye'nin kaygılarını dikkate alıyor gibi görünse de, bu mesele iki ülke arasında kalıcı bir gerilim noktalarından biri olmuştur. Trump'ın ABD askerlerini Suriye' den çekme kararlılığı, Türkiye'ye belirli bir operasyonel alan açmış olsa da, bu karar transatlantik ittifak çerçevesinde tartışmalara yol açmıştır.
3. Ekonomik Baskı ve Yaptırım Tehditleri:
Trump, Türkiye'ye yönelik politikalarında zaman zaman sert ekonomik yaptırım tehditlerinde bulunmuş, bu tehditler özellikle Rahip Brunson krizi döneminde öne çıkmıştır. Ancak Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kişisel bir diyaloğunu koruyarak çatışmaları belirli bir düzeyde tumayi basaracagi ‚imdiyden farkedilmektedir.
Almanya ve Türkiye ABD önünde sonunç ne olursa olsan yine son derece önemli iki müttfik olmaya devam edecektir.