Geçtiğimiz hafta ilginç bir rapor yayınlandı. Bizimkilerden bahsedildiği için dikkatimi çekti. Türkiye kökenlilerin suç mağduru olmaktan Alman arkadaşlarına göre daha fazla çekindiği belirtiliyordu.
Daha açıkçası Türkler kendi korku dünyalarında birçok şeyi sineye çekerek fazla büyütmemeye, hatta basit ayrımcılık ve dışlanmaları bile sessizce geçiştirmeye çalıştığı belirtiliyordu. Rapor açıkça Almanya’da Türk kökenlilerin Almanlara göre "suç mağduru" olmaktan daha fazla endişe ettiği konusunu öne çıkarıyordu.[1]
Geçtiğimiz günlerde yayın lanan raporda Federal Kriminal Dairesi, vatandaşların güvenlik duygusu üzerine yapılan ve “2020 Almanya’da güvenlik ve suç” başlığını taşıyan bir anketin sonuçlarına dayanarak hazırlanan raporu yayımlandı. Raporda, ülkedeki göçmen kökenliler ile Almanlar arasındaki güvenlik duygusunda önemli farklılıkların gözlemlendiği belirtildi. Daha açık bir dil ile tarif edecek olursak göçmen kökenli vatandaşlar ülkenin yerlileri olan Alman komuşularından daha fazla korku içinde yaşıyorlardı.
Etnik kökenlere göre düzenlendiğinde rapor, Türk ve Polon-ya kökenlilerin Almanlara göre suç mağduru olma konusunda daha fazla endişe ettiğini ortaya koyuyor. Raporda, “Göçmen kökenliler, özellikle Türkiye’den gelenler Almanlara göre ön yargı ve nefretten kaynaklanan suçların mağduru olma korkusunu daha fazla yaşıyor." ifadesi kullanılırken Türkiye kökenli göçmenlerin yaşadığı korkuya dikkat çekilirken, sokakta yalnız başına gezme cesaretinin en az Türkler de olduğu ortaya çıkıyor.
İlginç raporda Almanya’da Türklerin %92’si “yaşadığı bölgede gündüz yalnız başınayken kendisini güvende hissettiğini” belirtirken, bu oran Almanlarda %98,6, Polonyalılarda %98,8, Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde %98,5 olduğu belirtildi.
Yaşadığı bölgede gece yalnız başınayken Türklerin yüzde 69,6’sı kendisini güvende hissederken, Almanlarda bu oran %72, Polonyalılarda %69,4 ve Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde %84,8 çıktığı aktarıldı. Raporun sonuç rakamları özellikle Türklerin kendini güvende hissetmediğini ortaya koyuyor.
Raporda bir suçun mağduru olmaya ilişkin de Almanlar ile göçmen kökenliler arasında büyük farklılıklar bulunduğuna işaret edilerek, özellikle Polonyalı ve Türk kökenlilerin diğer insanlara göre bir suçun mağduru olma konusunda Almanlara göre daha endişeli oldukları ortaya çıkıyor.
Türklerin %49,1’i ön yargı ve nefretten kaynaklanan suçların mağduru olma endişesi taşıdığına dikkati çekilen raporda bu oranın Almanlarda %9,7, Polonyalılarda %18,3, Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde ise %33,1 olduğu bilgisi paylaşıldı.
Göçmen kökenlilerin kendini güvende hissetmediği ortaya çıkarken, siyasetçilerin de bun-dan hiç ders almadıkları ortaya çıkıyor. Rapor sonuçları halkın %24’ü polisin duyarlı davranmadığını ifade ederken, göçmen kökenliler arasında polisin duyarlı davranmadığını söyleyenlerin oranının %44 olması dikkat çekici. Almanya’da yaşayanların %44’ünün gece toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekindiği, bu oranın kadınlarda yüzde 60’a çıktığı belirtildi. Almanya elbette göreceli olarak bir çok ülkeye göre daha güvenli ancak ‘bakın başkaları daha kriminal’ diye bir savunma refleksine de sığınmamak gereklidir. Özellikle kişisel güvenlik hiç birşeye kurban edilemez.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Almanya’da yaşayan insanların büyük bölümünün evinde ve yaşadığı çevrede kendisini güvende hissettiğini belirtti.
Genel olarak vatandaşlar arasındaki “güvenlik hissinin” yüksek olduğunu vurgulayan Faeser, Almanya’nın dünyada en güvenli ülkelerden biri olduğunu kaydetti.
Faeser, rapordan çıkan sonuçların hangi konularda iyileştirme yapılması gerektiğini de gösterdiğini bildirerek, özellikle Göçmen kökenliler arasında ön yargı ve nefret suçlarının mağduru olma korkusunun bulunduğuna işaret ederek, bu konuda emniyet birimlerinin daha duyarlı hale getirilmesini istedi. Bize ise, bakanımıza inanmak ve beklemek düşer.
[1] AA, 09.11.2022, https://haber.aa.com.tr/yayin